NOT: Videoları geniş ekran izlemek için yazılar altında belirtilen bağlantıları kullanın.
    To view the videos in large view, use the links stated below the texts.


Bu site halen yapım aşamasındadır. / This site is still under construction.

23 Ağustos 2007 Perşembe

Mutfak onun n'aparsın?!

>>Click here for the ENGLISH translation.<<

Herkesin mutfağının kendine göre bir ruhu vardır. Kimisi yemek yapmayı ciddi bir iş olarak görür, kimisi oyun oynar gibi pişirir, kimisi de (Özellikle anneler) şefkatle, sevgisini, tılsımını katarak yemek yapar...

Bir mutfağa adımınızı attığınızda orada ne tür yemeklerin piştiğini, nasıl yendiğini, ne kadar lezetli olduğunu az çok anlarsınız. Kimisi sizi mutfağına dahi almaz, çünkü belli bir düzenleri vardır ve bu düzenin manipüle edileceğinden korkarlar. Kimisi de kapılarını ardına kadar açar ve tıpkı bir pastane, restoran gibi, hazırladıkları çeşitlerden tatmanızı can atarak beklerler...

Benim annem (Nurşen) de, bu ikinci tür insanlardan ve burası da ONUN mutfağı.

İyi seyirler.

Video Bağlantıları:


What can you do?! It's her kitchen...

Everbody's kitchen has it's own spirit. Some takes cooking seriously, some does it as a game and some (especially mothers) do it with tenderness, with love and talisman... When you step into a kitchen you can easily guess, what kind of meal is cooked there and how it's eaten, how delicious it is. Some people won't let you in their kitchen, because they're afraid that their regularity will be manipulated. On the other hand, some people will open their doors wide open, for you to come in and taste their varieties of food. My mom (Nurşen) happens to be one of the second kind and this is HER kitchen.

Enjoy

Klassikko


Kim Jack Black'i sevmezki?! Zaten o da bunun farkında ve o sahip olduğu yüksek egoyuda bu yüzden hakediyor.

Birçok filmini izledim fakat "Tenacious D in The Pick of Destiny" bir başkaydı.

Kyle Gass ve Jack Black'in Tenacious D isimli gerçek müzik grupları, Komedi Rok ve "Heavy Metal"i birleştirip folklorik ve akustik tınılar eşliğinde şahane eserler üretiyorlar.

E ben de üretken biri olmam itibari ile filmi izledikten sonra kendimi müdehale etmekten alı koyamadım.

Video montajlama ile az çok haşır-neşir olan biri, çok kısa süreli görüntüler üzerinde ve tekrar odaklı bir çalışmada ilerledikçe, orijinal iskelete kafanız karışmadan bağlı kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyordur. İyiki "zaman kodu" denilen şeyler var -ki onları bile, sürekli kontrol etmek ve süreler dahi saniye bile değil, "kareler" olunca işin gene bir farkı kalmıyor.

İşte ben de, aşağıdaki videoda bakalım nereye kadar gidecek diye bir "deneysel" yapmaya çalıştım.

Umarım ilginizi çeker, beğenirsiniz ve yüzünüze bir gülümseme kondurabilirim.

Süper seyirler...