NOT: Videoları geniş ekran izlemek için yazılar altında belirtilen bağlantıları kullanın.
    To view the videos in large view, use the links stated below the texts.


Bu site halen yapım aşamasındadır. / This site is still under construction.

25 Eylül 2004 Cumartesi

Televizyon Makinesi!

English text is below the movies.

Okan Bayülgen zeki, kültürlü ve kimilerine göre de biraz haylaz bir insan. Kimse onun beyninin içinde neler olup bittiğini elbetteki bilemez fakat göründüğü kadarı ile gençlerimizin duyarsızlığına duyarlı, onları bir nebze de olsa eğitmeye daha doğrusu bilgilendirmeye çalışan, her programında adeta elma ve armutları bir masada toplayıp; "Çocuklar bunu yerseniz cırcır, bunu yerseniz de kabız olursunuz!" dercesine, konuşmadan hissettiriyor düşüncelerini. Her programında ise en az bir iki kaliteli sanatçıyı barındırmayı eksik etmeyen, herkese gereken saygıyı gösteren ama illede rezil olmak isteyenleri de kendi haline bırakan bir şov adamı o.

Fiziğini ve Galatasaray'dan mezun oluşunu ve Fransızca'sını kullanışını vefat eden babama benzetiyorum. Zaten üstlendiği soyut görev ve Devrim beyin katkısı ile beraber, her program da bir baba oğul sohbeti hissi yaratıyor bende. Bu yüzden her programını elimden geldiğince arşivlemeye çalışıyorum. Ona ve ekibine olan saygım, seneler boyu programının en geç saatlerinde -ki şovun tek zevk alarak izlediğim kısmıdır, normal hayatta çok zor yakalama şansını elde ettiğimiz konuşmalar ve genel gidişatı doğrultusunda bu insanlara minnetimi bir şekilde sunma ihtiyacı duydum ve saygı duruşu niteliğinde bir film hazırlamaya karar verdim. Bu filmde (Bir saat, on bir dakika ve bir saniye) tıpkı bir program ilerleyişinde ve zaman zaman sürreal bölünmeler ile gerek Okan beyin değindiği konulardan seçtiklerime, gerekse tüm o hayatların benim hayatımla kesişen noktalarına, gene sürreal bir anlatımla yer verdim. Filmin bir iskeleti olsa da tam mânada bir konusu yok, sonuçta gene kolaj biçiminde seçmece karpuzlardan oluşuyor.

Bu filmi gerçek anlamda henüz kimse ile paylaşma fırsatım olmadı. Takdir edersinizki bunu gerçekleştirmek epey vakit alan bir süreç olacaktır. Belki kimseleri sıkmak, rahatsızlık vermek istemediğim, belki henüz aynı frekansı yakaladığımı düşündüğüm birilerini bulamadığım, belki de basitçe henüz hazır hissetmediğim için paylaşmıyorum. Fakat bir fikir vermesi açısından, fragman niteliğinde on dakikalık bir tanıtım filmi, iki dakikalık bir fragman ve film içinden kısa bir eser yaptım.

Videolar üzerine de uzun uzun yazmak isterim "Neyi niçin yaptım?!" ancak sanırım bu ön bilgi ve çalışmaların kendileri yeterli olacaktır... Umarım.

NOT: Altyazıları "CC" butonuna basarak açıp kapayabilirsiniz.

Video Bağlantıları:
Google Video: YouTube:
011101 Teaser (Fragman) 011101 Teaser (Fragman)
Neden TV Makinesi? Neden TV Makinesi?
Dali Deli Kulakları Küpeli  

Further explainations can be found in each video's own page, you can turn on and off the subtittles by clicking the "CC" button. If you can't read them, I suggest visiting the work's own page by clicking the tittles.


Crazy Dali, his ears are ringed (Roughly translated title)

The original title is a refence to a well known Turkish song "Deli, deli kulakları küpeli" from MFÖ. Deli means "Crazy / Mad / Insane" in Turkish, so i made the title "Dali Deli Kulakları Küpeli". If you wonder "Why MFÖ?", because Mazhar Alanson from the group (also in 011101 Teaser, playing guitar) reminds me of my father.

The guy on the stage is Engin Günaydın, a Turkish actor.

While holding and swinging the notebook, he says;
"It would take 3.5 - 4 hours or something, If i told these consecutively..."

*******Morph Breaks In*******

(First frame is Salvador Dali and the end frame is a different guy)

Some gibberish talking from Okan Bayülgen and Engin Günaydın in the background...Although it can be understood near the end of the morph, that they're talking about a production company which had done so many great works and Engin asks Okan if he's the proper guy for the job

*******Engin Breaks-In*******

Suddenly Engin Günaydın appears with anger and a little bit of insanity. Again on a stage but different than the first one.

He shouts to someone(?) gibberishly to "get lost" over and over in different variations.

*Crosfades to the begining scene*

Still swinging the notebook, he says; "Can you feel the velocity?"

Hiç yorum yok: